Hiçliğin Mutlu Sessizliği, Arthur Schopenhauer’in eserlerinden özenle derlenmiş bir seçkidir.”Hayatımızı, hiçliğin mutlu sessizliğinde nafile yere rahatsız edilen bir dilim olarak addedebiliriz.”
“Arzu edilen şeyi elde etmek, onun ne kadar nafile olduğunu keşfetmektir.”
Sisifos Söyleni – Albert Camus
“Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır: intihar. Yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir.”
Ölü Filozoflar Kahvesi – Vittorio Hösle , Nora K
Bu kitapta yayınlanan mektuplar şöyle oluştu: Nora uzun bir süredir felsefi sorunlarla ilgilenmektedir ve on bir yaşına bastığı gün kendisine Jostein Gaarder’in ‘Sofi’nin Dünyası’ armağan edilir.
Devlet – Platon
Platon (Eflatun, İÖ yaklaşık 428/7 – İÖ yaklaşık 348/7): Bugünkü üniversitenin atası sayılan Akademia’nın kurucusu (İÖ 387) ve hocası Sokrates’i konuşturduğu “diyaloglar”la felsefeyi yazıya en iyi aktarmış olan ustalardan biridir.
Motto – Dücane Cündioğlu
Dücane Cündioğlu yeni kitabı Motto’da yola, yaşama, bilgeliğe, hakikate dair düşünce ve deneyimlerini dilin imbiğinden süzüyor ve en yalın hâliyle okuyucularına takdim ediyor. Motto, insanlık yolculuğumuzda karşılaştığımız dünyanın hâllerine dair daimi bir erdem arayışını ifade eden, bakışımlı, birbirini hesap eden cümlelerle kurulmuş, incelikli bir örgü. Okuyucuyu zihninin çeperlerini zorlamaya davet eden, derya içreyken deryanın farkında olmaya çağıran düşünsel bir yol haritası. Motto’yla her durağında durup uzun uzun düşüneceğiniz bir yolculuğa çıkacak, insan olabilmenin mutlak koşulu olan “yolda olma” deneyimine farklı bir pencereden bakacaksınız.
Ölüme Övgü – Cicero
Felsefi gelişime yalnızca düşüncesiyle değil, yaptığı çeviriler ve bulduğu kavramsal karşılıklarla da önemli katkılar sağlamış, Antik Yunan ve Roma arasında köprüler kurmuş olan Cicero, Ölüme Övgü’de, Antik çağdaki Yunan felsefesinin Stoacı ve Epikürist ölüm algısına karşın, daha çok tek tanrıcılık mistisizmine yakın duran Yeni Akademi felsefesini ortaya koyarken sergilediği düşünme yöntemiyle oldukça keyifli bir okuma vaat ediyor.
Deccal Hıristiyanlığa Lanet
Hıristiyanlığı mahkûm ediyorum; Hıristiyan kilisesine, bir savcının şimdiye dek ağzından çıkmış en korkunç suçlamayı yöneltiyorum.
O, bana göre, düşünülebilecek yozlaşmaların tümünden çok daha büyüktür; olabilecek yozlaşmaların en kötüsüdür, olabilecek en uç yozlaşma istemidir. Hıristiyan kilisesi, bu çürümüşlüğü bulaştırmadık hiçbir şey bırakmadı; her değeri değersizliğe, her
gerçekliği bir yalana ve her dürüstlüğü bir ruh alçaklığına çevirdi. Bana kalkıp onun “insancıl” nimetlerinden söz ediliyor! Acıyı ortadan kaldırmaya yönelik her türlü çaba, en derin çıkarlarına aykırıdır; o, acıyla yaşar; kendisini ölümsüz kılmak için acı yaratır…
Friedrich Nietzsche
Din Nedir? – Lev N. Tolstoy
Günümüz okumuşlarının anlayışına göre din lüzumlu değil: ya onun yerini bilim alacak ya da çoktan aldı bile. Oysa tıpkı geçmişte olduğu gibi bugün de tek bir insan toplumu veya tek bir aklı başında kişi dahi dinsiz yaşamamıştır ve yaşayamaz da. Aklıbaşında kişi diyorum, çünkü aklıbaşında olmayan kişi tıpkı bir hayvan gibi dinsiz yaşayabilir. Aklıbaşında bir varlık dinsiz yaşayamaz; çünkü öncelikle ve sonrasında neyi yapması gerektiği konusunda ona hakikaten yol gösteren sadece ve sadece dindir. Din ona yaratılışı gereği verildiğinden aklıbaşında hiçbir insan dinsiz yaşayamaz.
Dil Felsefesi Tartışmaları Platon’dan Chomsky’ye
Dil felsefesindeki çeşitli sorunlar etrafında düşünce tarihi boyunca filozoflarca öne sürülmüş görüşler muhteliftir. Bu kitapta, söz konusu görüşler arasındaki hararetli tartışmaların Platon’dan Chomsky’ye kadar çizilmiş bir panoramasını bulacaksınız. Retorik, dilin kökeni, kusursuz dil ideali, dilin ifade gücünün sınırları, sözel davranışın kaynağı, düşünce ile dil arasındaki ilişki gibi konulardaki tartışmalar ve Aristoteles, Descartes, Leibniz, Berkeley, Herder, Renan, Bergson, Austin, Searle ve daha birçok filozofun yaklaşımları karşılaştırmalı olarak inceleniyor. Kitap bu hâliyle, dile ve felsefe sorunlarına meraklı okurlara, filozofların çağlar öncesinden günümüze uzanan düşünme davetini tekrarlıyor.
Zamanın Kısa Tarihi
Zamanın Kısa Tarihi 1988 yılındaki ilk basımından bu yana geçen yıllar içerisinde bilimsel yazın alanında bir başyapıt konumu kazandı. Kırk dile çevrildi ve dokuz milyonun üzerinde baskı yaparak dev bir uluslararası ün kazandı. Kitap o dönemde evrenin doğası hakkında öğrendiğimiz en son bilgiler göz önüne alınarak yazılmıştı, öte yandan o günden bu güne hem atom-altı dünyanın hem de büyük ölçekte evrenin gözlem teknolojilerinde olağanüstü ilerlemeler yaşandı.