“Tarifsiz acılar” tabirinde acının tarif edilebilir bir şeymiş gibi yansıtılması kadar saçma bir durum yok…
Nedir acının ölçüsü ki tarif edesin onu?
Babasını kaybeden çocuk mu daha acılı yoksa evladını kaybeden baba mı?
Acının içinde olan mı daha şanslı yoksa dışardan izleyip elinden hiçbir şey gelmeyen mi?
Velhasıl acının derecesi değil, geçmeyecek oluşu koyuyor insana…